top of page

Genç Beyinler Mi Yaş Tecrübesi Mi?


Meslek hayatıma başladığım günden beri her gün karşılaştığım bir ön yargıyı paylaşmak istiyorum bu yazımda.

Her gün duyduğum cümlelerden bir kaçı şu şekilde;

-Küçük gösteriyorsunuz.

-Benden küçük biri nasıl beni tedavi edebilir.

-Küçük olduğunuz için tecrübeli olduğunuzu düşünmüyorum.

-Eğitimleriniz çok güzel ama ben bu kadar küçük gösterdiğinizi bilmiyordum. Hastalarımız soruyor, benden küçük biri beni nasıl tedavi edebilir, bu yüzden sizi işe alamayız.

-Büyük göstermek için kilo falan alsanız ya da saçlarınızı sarıya boyatsanız ya?

Evet ben küçük gösteriyorum haklısınız, ama geri kalan kısımda haksızsınız. Neden mi?

60 yaşındasın ve kalp ameliyatı olman gerekiyor, 30 yaşında bir doktor seni ameliyat edeceği zaman “hayır sen küçüksün, benden küçük biri beni nasıl ameliyat edebilir.” diyor musun?

Meslektaşlarımızın da en çok yanıldığı kısım burası. Size soruyorum meslektaşlarım, biz terapi odasında sohbet edip tecrübelerimizi mi paylaşıyoruz? Yoksa aynı bir ameliyat odasındaki gibi eldivenlerimizi geçirip terapi tekniklerimizi mi uyguluyoruz?

Tabii ki terapi sadece teknikler, öğretiler değildir. Empati de gerektirir. Danışanı anlamak terapinin yarısıdır. Peki empati yapabilmek sonradan kazanılan, yaşlandıkça edinilen bir beceri midir? Yaşla doğru orantılı mıdır empati? Ya da yaşlı gözükmekle? Yoksa doğduğumuz andan itibaren bizim genetiğimizle ve ON SEKİZ yaşımıza kadar ailemizin bize verdiği manevi değerlerle, çevrenin de etkisiyle mi oluşur? Ne öğrendik lisans eğitimlerimizde; kişilik yapısı, biyolojik ve çevresel faktörlere göre oluşur ve ON SEKİZ yaşında kişilik oturur. Herhangi bir kişilik bozukluğu söz konusu ise, bu tanıyı ON SEKİZ yaşından sonra koyarız ve ON SEKİZ yaşından sonra bunu değiştirmek imkansızdır, ancak belli bir noktaya kadar getirilebilir, ama tamamen yok OLMAZ.

Hepsini bir kenara koyalım. Biliyorsunuz ki psikoloji sürekli gelişmekte olan bir bilim dalıdır. Kırk yaşında bir psikolog olsun, bir çok tecrübeye sahip olan bu psikolog mezun olduğu zaman Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Terapisi diye bir terapi yöntemi yoktu. Hatta 1999 yılında ülkemize geldi ve son 5 yıldır bu kadar duyuldu ismi. Kırk yaşına gelmiş bir psikolog, bu zamana kadar bir çok danışanı kendi yöntemleriyle tedavi etmiş, biraz da yeniliğe kapalıysa, “bu yaştan sonra eğitim alsam ne olacak benim tecrübem yeter bana” düşünce yapısına sahipse, sizce bilgileri taze ve günümüz çağının yeniliklerini takip eden genç beyinlere mi güvenmeli yoksa yaşlı gösterdiği için tecrübelerine güveneceğimiz bir psikoloğa mı gitmeliyiz. Daha somutlaştırmak için yine bir doktor örneğinden gidelim. Eskiden ameliyat yerleri dikilerek kapatılıyordu, teknoloji ilerledi ve aynı işlem lazerle yapılmaya başlandı. İkisi de doğru ve işe yarar yöntemler, ama bir tanesi daha sağlıklı (enfeksiyon riskine karşı), iz bırakmayan, kolay bir yöntem. Ne şekilde ameliyat olmak istediğiniz size kalmış tabii ki. Ama yeninin önünü kapatmayın yeterli.

Şunu da belirtmekte fayda var. Küçük olup yeterli eğitimi almayan, yenilikleri takip etmeyen bir psikolog da var olabilir, olgun ama yenilikçi bir psikolog da. Burada anlatmak istediğim yaşın bir önemi olmaması, kişinin ne kadar kendini geliştirdiğinin önemli olması. Lütfen bir psikoloğa gitmeden önce;lisansına, yüksek lisansına ve aldığı terapi eğitimlerine bakın. Yaşına veya görüntüsüne değil...

Kommentare


İstanbul, Bakırköy, İkitelli

|

|

Tel: 0212 830 50 54

  • Instagram Social Icon

|

|

#Sağlığımveben

#Koruyucuruhsağlığı

|

@busegozcu © 2015 Tüm hakları saklıdır.

bottom of page